#banabak

#banabak

27 Şubat 2016 Cumartesi

                                               Bizimkisi De İşte Rafadan Tayfa
  Bu yazıyı fevri bir davranışla hemen yazmaya başlamak istiyorum.Öylesine,gelişigüzel ve serpiştirerek.Nelerden bahsedeceğime karar vermedim denemez.Okunmak için,en kötü ihtimalle internet aleminin derinliklerine bir tarih daha düşmek için belki de.30 aralık 2014 salı günü,bir yılbaşı için daha geri sayım demek.
  Kitaplarımın,sırt çantamın ve diğer değerli eşyalarımın çalınışını ve ortadan kayboluşunu umursamıyorum artık.Ne yalan olsun sevdiklerimle beraber arada bir de küfür savuruyoruz ve geçiştiriyoruz bu durumu.Son aldığım Melek ve İnsan kitabının da Çark Deresi'nde yüzüşü geliyor gözlerimin önüne.Ellerimin arasından kayıp gitmedi evet,bu kez tam olarak okunmadan ve kaybolmadan fırlattım onu.O kitabı diğer beş altı kitabı satarak iki kitapla beraber almıştım.Kara bile geçmiştim hatta 10 lira kadar.En azından başlarda böyle görüyordum.Sonrasında içimde barınan duyguysa tıpkı derenin rengi gibiydi.Çamurlu,sığ ve yarısı bulanık.Dere ortadan ikiye bölünmüş ve yarısı berrak sayılabilecek bir tonda diğer yarısıysa çamura bulanmış,kitapsa derenin seyrinde yüzüyordu...
  Yeryüzü köprü üstünden bu durumdayken gökyüzü de konduğu ağacın dalından ayrılmaya karar veren bir karga sesiyle yarılıyordu.Havanın durumu da pek iç açıcı sayılmazdı.Aldırmaz bir karartı çökmüştü üstümüze gündüzün bir vakti.Şimdilerde yağmakta olan karın habercisiydi belki de bu.
   Yılbaşı mı kar demekti yoksa kar mı yılbaşı demekti?Pek yakında sinemalarda olacağından şüphem yok bu soruya alınacak yanıtların.
   Sonuç olarak hayatımda ilk defa tek düze olmayan ve temin edildikten hemen sonra baştan aşağı okunmayan ya da okunamayan kitaplarım oldu geride bıraktığımız yıl içinde.Darısı sizlerin başına...
   Tüm insanlığın yeni yılı,kutlu,mutlu olsun,tüm dileklerimiz gerçekleşsin,tüm hayallerimiz yağan kar tanesi kadar kusursuzluk içersin.Hoşçakalın.